Adile

 Çağan Irmak’ın Rejisi: Saygı Duruşu ve Samimiyet Arayışı

Yönetmen Çağan Irmak, Babam ve Oğlum gibi duygusal derinliği olan ve izleyicinin kalbine dokunan filmleriyle tanınıyor. “Adile” projesinde de Irmak, filmin, “masalcı tonton bir teyzenin filmi” olmayacağını, aksine Adile Naşit’in hayatının keskin virajlarını, iniş çıkışlarını ve özel hayatını etik sınırlar içinde anlatacağını vurguluyor. Irmak’ın bu tercihi, filmin sadece bir anma değil, aynı zamanda sanatçının derinlikli portresini çizmeyi hedeflediğini gösteriyor.

Senarist Nermin Yıldırım’ın kaleminden çıkan hikaye, 1935’lerden 1984’e kadar uzanan geniş bir dönemi kapsıyor. Bu zaman dilimi, Adile Naşit’in tiyatro sahnesine adım attığı Darülbedayi yıllarından, 70’lerdeki Yeşilçam yükselişine kadar Türkiye’nin kültürel ve sanatsal dönüşümünü de perdeye yansıtacak. Çağan Irmak, filmin temelinde sıcaklık ve samimiyet olduğunu belirtiyor. Amacın seyirciyi üzmekten çok, Adile Naşit’in neşesiyle harmanlanmış güçlü kadın hikayesine tanıklık ettirmek olduğu anlaşılıyor. Irmak’ın yönetmenliğiyle, Yeşilçam setlerinin kulisleri, dönemin zor koşulları ve buna rağmen ortaya konan yaratıcı ruh sinema perdesinde hayat bulacak.

 Meltem Kaptan: İkonik Bir Rolün Yükü ve Hazırlık Süreci

Adile Naşit gibi hafızalara kazınmış, enerjisi ve gülüşüyle bir döneme damga vurmuş bir karakteri canlandırmak, Meltem Kaptan için büyük bir meydan okuma ve sorumluluk. Kaptan, rolüne hazırlanırken sadece dış görünüşe benzemeye çalışmakla kalmadığını, Adile Naşit’in **“ruha hali”**ni yakalamayı hedeflediğini ifade ediyor.

Almanya’da yetişmiş ve uluslararası başarı yakalamış bir oyuncu olan Meltem Kaptan, rolüne olan saygısını ve titizliğini şu detaylarla gösteriyor: Kaptan, Adile Naşit’in gülüşüne bile iki hafta boyunca özel olarak çalıştığını belirtiyor. Zira Naşit’in nefes almadan gülme biçimi, ona özgü bir imza niteliğinde. Ayrıca Kaptan, sanatçının diksiyonu, duruşu ve yüksek ses tonu üzerinde de yoğun bir çalışma yürütmüş.

Meltem Kaptan, filmde canlandırdığı karakterin kin tutmayan, hoşgörülü ve güçlü bir kadın olduğunu vurguluyor. Adile Naşit’in hikayesinin, o dönemin yıldız kalıplarına uymayan ancak pes etmeyen bir kadının mücadelesini anlatması, günümüz kadınları için de ilham verici bir rol model oluşturuyor. Kaptan’ın bu role getirdiği duygusal derinlik ve fiziksel çalışma, filmin eleştirmenlerden alacağı potansiyel olumlu tepkilerin anahtarı olacaktır.

 Yeşilçam Efsaneleri: Zengin Oyuncu Kadrosu ve Tarihe Saygı

“Adile” filmi, sadece Adile Naşit’e odaklanmakla kalmıyor; aynı zamanda Yeşilçam’ın altın çağının pek çok efsanevi ismini de hikayesine dahil ederek, döneme geniş bir saygı duruşunda bulunuyor. Bu durum, filmin oyuncu seçimlerini daha da kritik hale getiriyor:

• Levent Can (Münir Özkul): Adile Naşit’in “Yaşar Usta”sı ve en yakın sahne arkadaşı Münir Özkul’u canlandıran Levent Can, böylesine büyük bir ustayı canlandırmanın getirdiği stresi ve heyecanı dile getirmiş. Can’ın, Özkul’un sahici duruşunu ve samimiyetini yansıtma çabası, filmin duygusal ağırlığını taşıyan en önemli unsurlardan biri olacak. İki usta oyuncunun o unutulmaz “turşu sahnesi” gibi anlarının bu filmde yeniden hayat bulacağı biliniyor.
• Seda Bakan (Müjde Ar): Türk sinemasının bir başka ikonik ismi Müjde Ar’ı canlandıran Seda Bakan, rolüne hazırlanırken Müjde Ar ile kişisel olarak da bir araya gelmiş. Bakan’ın Müjde Ar’ın cesur ve kendine has duruşunu nasıl yansıtacağı, filmin merak edilen bir diğer boyutu.
• Özgürcan Çevik (Cemal İnce): Filmdeki diğer önemli yardımcı rollerden biri olan Cemal İnce’yi canlandıran Çevik’in performansı da merak konusu.

Film, geniş oyuncu kadrosuyla Kemal Sunal (Berkay Tulumbacı), Tarık Akan (Çetin Lale), Ayşen Gruda (Elif Nur Kerkük) ve Gazanfer Özcan (Tarık Ündüz) gibi efsaneleri de barındırarak, izleyicilere duygusal bir nostalji yolculuğu vaat ediyor. “Adile”, sadece bir biyografi değil, aynı zamanda bir dönemin kültürel panoraması ve Türk sinemasına gönül vermiş tüm sanatçılara adanmış bir saygı mektubu niteliği taşıyor. Meltem Kaptan’ın titiz performansı ve Çağan Irmak’ın duygusal rejisiyle film, 5 Aralık 2025’te izleyicilerin hafızasındaki yerini sağlamlaştıracak gibi duruyor.